"daha fazla güvenmeyi öğrenmelisin.."
öyle zor ki aslında. yapılanları görürken, yapılmayanları kurarken, ve bu kadar yorulmuşken.. 'elde çorap yatakta otururken halıya takılmak gibi' biraz da, belki sözlerin tutulmayışından, söylenenlerin gerçekleşmeyişinden.. kelimelerin kaymasından, satıra sığmamasından, bir potluk, bir fazlalık var, bir yük.. bazı yerleri tam oturmuş mesela, bazı yerleri de sıkmış ama, klavye çatırdamış, bin türlü düşünce geçiyor kafandan, telefonlar, kitaplar, görülebilen ve gösterilmeyen fotoğraflar.. bir an geliyor, belin ağrımış, biri, şakaklarındaki, bazılarının 'faul', diğer bazılarının da 'favori' dedikleri yerden hani, çekmiş gibi; şaşı olursun olm.
oysa sorgulamak senin işin değil bir yerden sonra, öyle bir an geliyor ki, konuşulacak, dinlenecek, sitem edilecek, ya da en basitinden, sevmeyecek bir şey kalmıyor. susman lazım o zaman, görmemek için susmalısın, konuşursan dilinin ateşi önce seni yakıyor çünkü. devrik cümleler kurabiliyorsun sadece, bazen, Yoda gibi, söylediklerin daha anlamlı geliyor, oysa anlam da senin işin değildir, senin işin, 'case' örneği yazmak, random sayı atamaktır. susmazsan suçlu olursun çünkü. bunu gördüm.
bazen de oluyor, yazılanlar anlamsız, bulutlar biçimsiz geliyor. kitaplar boş konuşuyor, işletim sistemleri çöküyor, projeler bitmiyor, patlıyor hani, 'segmenteyşın foult' diye bi yazı çıkıyor. o an, lan diyosun, dersin, demişsindir, neden böyle oldu şimdi, 'neden böyle olduk'. komik olan, bir öyle bi böyle olması, bazen 'bir' yazarken bazen 'bi' yazman, seninle konuşmazken başkasıyla konuşması. komik olan, oyunun kuralına göre oynanmıyor oluşu, kuralları bilmediğinden belki, belki, daha kötüsü, yanlış bildiğinden. silkinmen gerektiğinden, kendine gelmelisin çünkü, saçmaladın. oyunun yanlış bitmesi komik olanı, oyunlar iyidir ama. herkes oynar, kadın oynar, erkek oynar. geçen sefer böyle bitirmemiştin, her davranışında sonu farklı gelen o kitaplar gibi, öyle oyunlar da var artık. geçen sefer bitirdiğinde böyle bitmemişti mesela, geçen sefer güvenmemiştin ona, belki iyi, belki kötü, "belki si, belki no". garip bir duygudur bu, kafandan geçenlerle ağzından çıkanlar bir değildir, aynı zihnin ürünü gibi bile gelmezler bazen, belki, ve bir kaç bağlaç daha..
"Yol üstünde batan dikenler vardı, yamalı ama bir zırha tamlandılar. Zırh korunaklı, zırh soğuk.
Tek tek ayıklama vakti, yenilerine yer için.
Belki bir tüy konacak belki bir diken batacak.
Ancak dökülmeli, tüy de olsa ağır geliyor."
daha fazla güvenmeyi öğrenmelisin.
geç olmadan.
bu sefer.
belki.
belki si, belki no..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İzleyiciler
severek izliyoruz
bu da benim. valla.
ta kendim:
- féanor
- istanbul, Türkiye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
şu boş kutuya yazıyosun bi diyeceğin varsa.