Mayıs 01, 2009

'meşgul'

"--istediğim her şeyi hayal edebilir miyim? -- Evet. Ama acele et."

Sorulmaması gereken sorular ve cevapları antolojisi, Kadıköy, l. baskı. 2000

O kadar kırılgandı ki;

Onun yatağında yatıyorlardı. Kalkıp su getirdi. Dudaklarının kenarından sızmasına özen göstererek uzun uzun içti, geceye yaptığı gibi.

Sonra adam küçük bir masal anlattı, duvarda oynaşan gölgelere ve dışarda yükselen yaz güneşine aldırmadan. Uzun, sıkıcı bir hikâyeydi, içinde bol miktarda tekila, HBB, yağmur fırtınası, teras, sigara, telefon sesi ve bir kadın ismi geçiyordu. Bir süre sustular, sanki yataktan çıkmaya korkuyorlardı; birbirlerine hiç bakmadılar, sanki bundan da korkuyorlardı. Sadece arada bir ürperdiler, kadının dudaklarından yatağa süzülen suyun serinliğine her değdiklerinde. Güneş ağır ağır ilerledi odanın içinde, bir süre bunu seyrettiler, sonra bedenlerine ulaştı sıcaklık, ilerledi, ilerledikçe ağrlaştı, tıpkı zaman gibi, tıpkı sıkı sıkı elinizde tutup da, avuçlarınızı gevştememeniz gibi. Güneş yüzlerine değdiğnde, kalktılar, giyindiler, yürüdüler ve çok özlediler o anın imkânsızlığını.

En azından -- onun adına konuşabilirim -- adam. Binaenaleyh, bazen tek bir gecenin içinde o kadar yükselir ki zaman, biter....

ç. şan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

şu boş kutuya yazıyosun bi diyeceğin varsa.

İzleyiciler

bu da benim. valla.

ta kendim:

paylaşabilirsin de

Bookmark and Share