Ocak 28, 2010

geçmişe mektup.

“This is the end of all the miracles
Still I hear her singing in the dark”





bir kıyamet alametiydi gözlerin.

bu kadar savaşın üstüne bu garip mi? onca konuşmanın, kıyıya çarpan dalgaların, martı çığlığının, orman kokusunun, tramvay çanının, merdivenlerin soğuğunun, İtalyanca konuşmaların ve çiçekçi teyzenin ardından gözlerinin hala karşımda, delip geçerek ve ruhuma işleyerek bakması şaşılacak şey mi? şarkılar söylenir ve karlar yağarken, virgül üstüne virgül işgal eden bu satırlar ne yapar gözlerinin karşısında? ah, söylesene, neden baktın bana öyle?

alıp götüren kokusuyla ıslak çamlar altında bir masaldın. basit bir zihnin düşüncesiz dalgalarıyla bulanıyordun. çamura düşmekle değer kaybetmeyecek bir mucizenin kayboluşuna şahit oluyordu dünyan; dünya, kırılmaz denen bir kum saatinin tam orta yerinden geçen bir gitar telinin etrafında yalpalamaya başlamıştı. düz bir çizgi çizsen yürüyemeyecek haldeydi, hoş, boynuma sarıldığında ben de yürüyemiyordum. bir masanın üstünden kayıp giden kum taneleriydi zaman, bir rüyayı tamamlayan saçmalıklar dizisiydi her şey ama o an, rüyadayken mantıklı geliyordu işte. alıp götüren buğusuyla sabahtın sen, bir rüyadan uyandığım taze ışıktın, yoran heyecanına, bazen üşendiğim koşuşturmana, ve bazen esip gürleyen, yağan havana rağmen o olmadan yapamadığım gökyüzüydün. uykudan sana uyanırdım ben, gecem sana dönerdi; sensiz bir uykudaydım, içinde bolca saçmalık olan rüyalardaydım. alıp götüren bakışlarınla yalnızca gözlerine bakamadığım bir yalan gibiydin: bazen naif, bazen beyaz, bazen öldüren, bazen savaştıran, bazen doğru bile olmayan ama hep benim, hep benim olan bir güneştin.

bir kıyamet alametiydi gözlerin. ve zayıflığımla dalga geçerken sen, işte istediğin gibi, harflerin arkasından konuşuyorum seninle. her zaman dışarıdan bakarken bize, bu sefer tam sana bakıyorum, tam gözlerinin içine. bu benim kıyametim: kırılıp giden bir zincir yine ve tüm mucizelerin sonunda, karanlığın içinden şarkılar söylüyorum sana.



E.
geçip giden zamana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

şu boş kutuya yazıyosun bi diyeceğin varsa.

İzleyiciler

bu da benim. valla.

ta kendim:

paylaşabilirsin de

Bookmark and Share